Darağacındaki üç fidan, yüreklerimizde sonsuz bir orman olmuştur!

Darağacındaki üç fidan, yüreklerimizde sonsuz bir orman olmuştur! NEVŞEHİR(MHA) Eğitim-İş Nevşehir Şube Başkanı İbrahim Demir, Türkiye’de hiç bitmeyecek bir özlemin, yüreklerde hiç dinmeyecek sızının 49. yıl dönümünü yaşadıklarını belirtti. Demir, “49 yıl önce bugün daha yaşanabilir bir dünya, daha adil bir düzen ve tam bağımsız Türkiye şiarıyla yola çıkan 68 gençlik hareketinin önderleri Deniz Gezmiş, […]

 Darağacındaki üç fidan, yüreklerimizde sonsuz bir orman olmuştur!

06.05.2021 - 13:52

Güncelleme : 06.05.2021 - 13:52

Darağacındaki üç fidan, yüreklerimizde sonsuz bir orman olmuştur!

NEVŞEHİR(MHA) Eğitim-İş Nevşehir Şube Başkanı İbrahim Demir, Türkiye’de hiç bitmeyecek bir özlemin, yüreklerde hiç dinmeyecek sızının 49. yıl dönümünü yaşadıklarını belirtti.

Demir, “49 yıl önce bugün daha yaşanabilir bir dünya, daha adil bir düzen ve tam bağımsız Türkiye şiarıyla yola çıkan 68 gençlik hareketinin önderleri Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nin verdiği kararı Meclis’in onaylamasıyla idam edilmiştir. Ülke tarihine hiç unutulamayacak bir utanç olarak geçen o gün, aynı zamanda Deniz’lerin halkın yüreğinde ölümsüzleştiği gündür. Gencecik yaşlarında darağacına yürürken bile “Yaşasın tam bağımsız Türkiye” sloganıyla geceyi yırtan üç fidanın, emperyalistleri ve ülke içindeki işbirlikçilerini hala korkutuyor olması bundandır. Bugün hatırlanmasında ayrıca önemli bir husus da şudur: Deniz Gezmiş ve arkadaşları “Tam Bağımsız Türkiye” inancını, kavgalarının ilhamını Mustafa Kemal Atatürk’ten, Cumhuriyet devriminden almışlardır. “Biz bağımsızlık istiyoruz dediğimiz zaman, tam bağımsızlık istediğimizi herkesin anlaması gerekir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan gittiğini Deniz Gezmiş yargılaması sırasında da şu sözleriyle açıklamıştır: “Bu memlekette Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. 35 milyon metrekare vatan toprakları işgal altındayken, bizim milli bütünlüğü bozmakla suçlanmamız gülünçtür.” Yani 6 Mayıs 1972’de Deniz’lere kıyanlar, aslında “tam bağımsız Türkiye” fikrini idam etmeye kalkmışlardır. Ne mutlu ki tarih o kanlı elleri lanetle hatırlanmaya, Deniz’leri ise genç dimağlarda durmadan yeşermeye itmiştir.

Emperyalistlerin tahakkümünden tamamen kurtulmuş, ekonomik ve politik olarak özgür, halkın kendi iradesiyle yönetildiği ve üretilen değerlerin adilce bölüşüldüğü bir Türkiye hayali, ne mutlu ki idam edilememiştir. Kişiler ölmüş fikirler kalmıştır; kişiler sembolleşmiş fikirler gürleşmiştir. Dün Deniz’lerin bozguna uğrattığı 6.Filo geldiğinde şükür namazı kılanlar bugün iktidar koltuklarında antiemperyalist maskesinin ardına gizlense de, bu halk antiemperyalist mücadelenin nasıl olduğunu Deniz’lerden görmüş, öğrenmiştir.

Yanlış dış politikalar sonucunda emperyalistlerin ülkemizin iç meselelerine ve tarihine dair yorum yapma haddini kendinde bulduğu, mutlak bir kazanım ve ülke bağımsızlığının önemli nişanelerinden biri olan Lozan Anlaşması’nın iftiralarla karalandığı, Boğazlardaki hakimiyetin sembolü olan Mondros’un kaldırılmasına dair kamuoyunun nabzının yoklandığı bugünlerde Deniz’lerin rotasının değeri daha da iyi anlaşılmaktadır. Bugün tam bağımsız Türkiye’ye dair özlem, her zamankinden daha ağırdır. Daha gencecik yaşlarında bize inanılan bir yolda nasıl emin adımlarla yürünebileceğini, tam bağımsız Türkiye özleminin önemini, ve Nazım’ın dediği gibi ölümün adil olması için yaşamın da adil olması gerektiğini öğreten, yüreğimizde orman olan darağacındaki üç fidanı büyük özlem ve saygıyla anıyoruz. Ve onların karanlığı titreten gür ve kararlı sesiyle, inadın en çok yakıştığı o düşü haykırıyoruz: Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!” ifadelerinde bulundu.

 

YORUMLAR
Bir Yorum Yapın