Sağlık-Sen’den dünya insan hakları günü açıklaması

Sağlık-Sen’den dünya insan hakları günü açıklaması NEVŞEHİR(MHA) Sağlık-Sen Nevşehir Şube Başkanı Hakan Gündüzpolat, 10 Aralık dünya insan hakları günü dolayısıyla bir açıklamada bulundu. Başkan Gündüzpolat, “20. yüzyılda yaşanan iki büyük dünya savaşının ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nca deklare edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, aradan 72 yıl geçmesine rağmen bugün de bireylerin siyasal otoriteler karşısındaki […]

 Sağlık-Sen’den dünya insan hakları günü açıklaması

10.12.2020 - 12:25

Güncelleme : 10.12.2020 - 12:25

Sağlık-Sen’den dünya insan hakları günü açıklaması

NEVŞEHİR(MHA) Sağlık-Sen Nevşehir Şube Başkanı Hakan Gündüzpolat, 10 Aralık dünya insan hakları günü dolayısıyla bir açıklamada bulundu.

Başkan Gündüzpolat, “20. yüzyılda yaşanan iki büyük dünya savaşının ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nca deklare edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, aradan 72 yıl geçmesine rağmen bugün de bireylerin siyasal otoriteler karşısındaki referans metni olma özelliğini korumaktadır. İnsanın, insan olmasından kaynaklı hak ve özgürlüklerinin sıralandığı Beyanname, ne yazık ki o günden bugüne, dünyanın en fazla çiğnenen evrensel metni olma özelliğine de sahiptir. Gerek Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi gerekse o tarihlerde barış ve insan hakları temelli peş peşe kurulan uluslararası teşkilatlar, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruma hususunda, kayda değer ilerleme sağlayamamışlardır.

Buna karşın, insan hakları bilincinin küresel ölçekte oluşmasına ciddi anlamda katkı sunmuşlardır. Ne yazık ki oluşan bu bilinç, siyasal otoritelerin hak, hukuk ve özgürlük temelli dönüşümünü sağlayamamıştır. Dönüşüm sağlanması bir yana, özellikle modern insan hakları felsefesinin oluştuğu coğrafyalarda yer alan devletler, kabul gören insan hakları sözleşmelerini ve bu amaçla kurulan teşkilatları açıktan yük olarak görmeye başlamışlardır.

Bu yaklaşımlarını, kendilerinden görmediği insanlar ve kültürler karşısında politik bir tavra dönüştürmekte ise sakınca görmedikleri ortadadır. 2019 Nobel Barış Ödülü’nün, insanlık suçu işleyen bir şahsı yere göğe sığdıramayan yazara verilmiş olması, bunun en güncel kanıtıdır. Yine, Suriye’de sekiz yıldan beri akan kanı durdurmak için bir adım atmamış olmamaları bir yana, göçmenler özelindeki tutum ve yaklaşımları ise bu durumun yürek yakıcı bir başka kanıtıdır. Dünyanın geri kalan coğrafyalarında da insan hakları tablosunun durumu ortadadır. Buna Türkiye de dahildir. Sonuç olarak, küresel güç savaşlarının sınır tanımadığı günümüz dünyasında devletler açıkça insan hak ve hürriyetlerine “lüks” olarak yaklaşmaktadırlar. Üstelik bu yaklaşım, her geçen gün kitleler nezdinde kabul görmekte, “öteki”ni düşman veya hain olarak etiketleyenler daha fazla politik itibar görmektedirler. Bu gidişatı hayra yormak mümkün değildir. Dünyanın çivisinin daha fazla çıkmasına engel olmak için Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nin uygulamalarda ve politik yaklaşımlarda merkeze alınması insanlık için bir zorunluluktur. Aksi taktirde Beyanname’nin bir süre sonra ruhu gibi metni de hatırlanmayacaktır” dedi.

YORUMLAR
Bir Yorum Yapın